• Skip to primary navigation
  • Skip to main content

Prophecies of Daniel

  • български
  • Magyar
  • Română
  • Bahasa Indonesia
  • العربية
  • हिन्दी
  • 中文 (中国)
  • Русский
  • Deutsch
  • Italiano
  • Français
  • Português
  • Español
  • English
  • Ana Sayfa
  • Hakkında
  • Videolar
    • Türk
      • -Tanrı’dan Gelen Kehanetlere Giriş
      • -Daniel Kitabı Bölüm 2
    • English (Ingilizce)
      • -An Introduction to Prophecy in History (Ingilizce)
      • -Daniel Chapter 2 (Ingilizce)
      • -Daniel Chapter 7 (Ingilizce)
      • -Daniel Chapter 8 (Ingilizce)
      • -Daniel Chapter 9-a The 69 Weeks (Ingilizce)
      • -The Last 7 Years (Daniel 9:27) (Ingilizce)
      • -Alexander the Great comes to Jerusalem (Ingilizce)
      • -The Antichrist Has Already Come? (Ingilizce)
      • -Famous Failures of Prophetic Interpretation (Ingilizce)
      • -Aceh Tsunami video (Ingilizce)
    • Deutsche (Almanca)
      • -Einführung in Prophezeiungen der Geschichte (Almanca)
      • -Das Buch Daniel, 2. Kapitel (Almanca)
    • Русский (Rusça)
      • -Пророчества в истории (Rusça)
      • -Книга Даниила глава 2 (Rusça)
      • -Книга Даниила глава 7 (Rusça)
    • Български (Bulgar)
      • -Пророчества изпълнени в историята (Bulgar)
      • -Книгата на Даниил глава 2 (Bulgar)
      • -Книгата на Даниел глава 7 (Bulgar)
    • Français (Fransızca)
      • -Introduction à la prophétie biblique dans l’Histoire (Fransızca)
      • -Le livre de Daniel chapitre 2 (Fransızca)
      • -Le livre de Daniel chapitre 7 (Fransızca)
    • Italiano (İtalyan)
      • -Un’introduzione alla profezia nella storia (İtalyan)
      • -Il libro di Daniele -secondo capitolo (İtalyan)
      • -Il libro di Daniele capitolo 7 (İtalyan)
    • عربى (Arapça)
      • سفر دانيال الاصحاح الثّاني (Arapça)
    • Español (İspanyol)
      • -La Profecia Biblica de la Historia (İspanyol)
      • -El Libro de Daniel Capítulo 2 (İspanyol)
      • -El Libro de Daniel Capitulo 7 (İspanyol)
    • Română (Romen)
      • -O încadrare a profeției în istorie (Romen)
      • -Cartea lui Daniel Capitolul 2 (Romen)
      • -Cartea lui Daniel Capitolul 7 (Romen)
      • -Alexandru Macedon ajunge în Ierusalim (Romen)
    • Portugues (Portekiz)
      • -Livro de Daniel Capítulo 2 (Portekiz)
    • Magyar (Macarca)
      • -Próféciák a történelemben (Macarca)
      • -Dániel könyve 2- fejezet (Macarca)
    • Bahasa Indonesia (Endonezya)
      • -Nubuat dalam Sejarah (Endonezya)
      • -Kitab Daniel Pasal 2 (Endonezya)
      • -Kitab Daniel Pasal 7 (Endonezya)
    • 中文 (Çince)
      • 但以理书 第二章 (Chinese)
    • हिंदी (Hintçe)
      • दानिएल की किताब अध्याय २ (Hintçe)
  • Daniel Peygamber
  • Yorum ve Sorular
  • Blog
  • İçerik
  • Show Search
Hide Search

Main Content

Daniel Peygamber’in Kehanetleri
Mark McMillion ile

Daniel’in Rüyaları ve Görümleri

Rüya ve görümlerinde Daniel Peygamber dünyanın geleceğine ait şaşırtıcı sahneler görür. Daniel Peygamber'in kehanetleri hakkındaki bu videolarda Daniel’in gördüklerini görsel olarak betimlemeye ve bunların asırlar boyunca uzmanlar tarafından genel olarak kabul gördüğü şekilde anlatmaya çalıştım.

Günah keçisi

Nis 13, 2020 · by Mark McMillion · In: Uncategorized

Modern akla göre hayvanları kurban etme fikri kafa karıştırıcı bir olgudur. “Bunu nasıl yaparlar?!” batıdaki birçok insanın düşüncesidir. Çok barbarca ve acımasız görünür. Eğer Musevi  veya Müslüman iseniz, biraz farklı bakış açısına sahip olabilirsiniz. Tüm İslam dünyasında her yıl kutlanan Kurban (Ramazan) Bayramı kapsamında bazı yerlerde oldukça fazla miktarda kurban kesilir. Ayrıca bugün İsrail’de binlerce yıl boyunca Musevi ibadeti için çok gerekli olmuş olan hayvan kurban etmeyi yeniden başlatmak üzere birçok hazırlık yapılmaktadır.

“Günah keçisi” kelimesi ve konsepti birçok dilde kalmıştır ve hayvanların kurban edildiği bu zamanlardan ve yerlerden gelir. Eski İsrail’de, baş rahip keçiyi getirirdi. ellerini keçinin başına koyarak insanların günahlarını çıkartırdı, böylece günahlar insanlardan çıkıp keçinin üstüne geçerdi. Daha sonra keçi çöle götürülerek orada kesilir ve insanların günahları artık yok olurdu.

Bunun” modern akla” çok garip gelmesi olasıdır. Fakat, günah da başlıbaşına öyledir.  Bilimsel bir bakış açısına tamamen uyduğu söylenemez, aynı şekilde fiziksel ölümün ötesinde yaşamın devam ettiği de öyle. Peki bu eski insanlar sadece, bizim şimdi modern zamanlarda geriye dönüp hafifçe alay ederek bakacağımız aptallar mıydı?

Oysa “ bugüne kadar yaşamış en büyük adam” işte O nihai “günah keçisi” idi, daha dünyanın kuruluşundan o role Baba Tanrı tarafından atanmıştı. Nasıralı İsa’nın misyonunun açılış sahnesinde, kuzeni Vaftizci Yahya, İsa’nın  kendisine yaklaştığını görünce takipçilerinden oluşan topluluğa: “İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” demişti.(Yuhanna 1:28) O zamanlar bunu hemen anlamak bugün birçokları için olduğundan çok daha kolaydı. Çünkü Musevi  kültürü o zamanlar, en azından 2000 yıldan beridir kurban kesimleriyle doluydu. Yahya İsa’nın Baba tarafından dünyanın günahları için kurban edilmek üzere gönderildiğini söylüyordu.

Isa da kendisi için aynı şeyi söylemişti. Demişti ki, “İnsanoğlu hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.” (Matta 20:28) Isa’nın insanlığın günahları için kurban olması teması Yeni Ahit’in tamamında bulunur.

Yoksa bunlar yalnızca bu eski Musevi öğretmenin ve onun taraftarlarının uçuk kaçık tuhaflıkları mıydı? Hayır, bunlar Eski Ahitte bulunabilecek en derin peygamberliklerin bazılarıyla tamamen uyum içindedir, bunların yerine gelmesidir. Yeşaya 53.bölüm, gelecekteki Yahudi Mesih ve Tanrı’nın planındaki rolünü açıklarken belki de Kutsal Kitap’daki en önemli ve içgörülü bölüm olarak kabul edilir. Orada gelecek bu Mesih ile ilgili yazılanları, “ Kesime götürülen kuzu gibi, kırkıcılarının önünde sessizce duran koyun gibi, açmadı ağzını.” (Yeşaya 53:7) okuyabiliriz. Ve çoğu insan İsa’nın nasıl Roma valisi Pilatus’un önüne çıkarıldığını ve hiç yanıt vermediğini “İsa tek konuda bile ona yanıt vermedi.”( Matta 27:14)  bilir.

Isa, Bizzat Tanrı’nın dünyanın günahları için gönderdiği, nihai fedakarlık, “günah keçisi”, rolünü yerine getirdi. İsa’nın doğumundan 700 yıl önce yazılan Yeşaya bölüm 53, gelecekteki Mesih hakkında öngörmeyi sürdürüyor, “Rab hepimizin cezasını ona yükledi..Halkımın isyanı ve hak ettiği ceza yüzünden yaşayanlar diyarından ayrıldı….Canını suç sunusu olarak sunarsa Soyundan gelenleri görecek … Pek çoklarının günahını O üzerine aldı, başkaldıranlar için yalvardı.”(Yeşaya 53:6, 8, 10 & 12)”

“Günah keçisi”. “Dünyanın günahlarını üstlenen Tanrı Kuzusu.” İsa sadece müthiş bir öğretmen ve harika bir insan değildi, ben buna inanarak yetiştirildim. İslam dünyasında milyonların söylediği gibi, O sadece bir peygamber değildi. O kelimenin tam anlamıyla, biz sonsuz hayata kavuşalım diye,  bizim günahlarımızı almak ve ölümde bizim yerimizi almak üzere geldi. Gayesi, geliş nedeni, alın yazı buydu.

Tüm bunlar hakkında tam bir anlayışa sahip miyim? Hayır, gerçekten değilim. Çoğu kez bütün bunlarla igili gerçeği sunmakta inanılmaz başarı gösteren bazı öğretmen ve vaizlere hayranlık duyarım. Hatta çok derin ve biraz gizemli bir konu olduğu için bu yazıyı yazmakta bile gerçekten tereddüt ettim.

Fakat bütün bunlar hakkında mükemmel anlayışa sahip olmadığım için  mutluyum. Çünkü buna inanıyorum. Çünkü İsa’dan, hayatımdan günahın gücünü almasını ve bana yeni bir kalp ve ruh vermesini istediğimde, bunun gerçek olduğunu anladım. O zamanlar daha yeni 20 yaşlarındaydım ve bu benim ruhumu o denli derinden değiştirdi ki o zamandan beri geçen tüm süre boyunca sağlamlaşarak aynen kaldı.

Burada sizlerle paylaştığım şeyleri umarım dikkate alırsınız. Zihninizle bunu anlamasanız bile ki anlamanız da gerekmiyor. Birçok insan herşeyi önce mutlaka anlaması gerektiğini düşünerek engellenir.  Hakikat, kafanızda tam olarak anlaşılmamış olsa da, kalbinizi harekete geçiren ve ruhunuza hitab eden birşeydir. İsa, günahın ölümünden O’nun sonsuz yenilenme yaşamına geçebilmeniz için günahlarınızı almak üzere gönderilen “günah keçisi” idi ve hala da öyle.

Noel ve Kehanet

Ara 16, 2019 · by Mark McMillion · In: Uncategorized

Noel ve İsa Mesih’in doğumu gibi, gerçekleştikten 2000 yıl sonra bile dünyanın ilgisini hala bu kadar çekebilen başka bir olay yok. Fakat diğer yandan bazı insanlar “Yine başlıyoruz!” da diyebilir ya da şuna benzer bir şey söyleyebilirler: “Bakire bir genç kız, bir barakada çocuk doğuruyor ve hepimiz kafayı yiyoruz!”.

Ama ben size Noel hikâyesinde neredeyse her zaman saf dışı bırakılan fakat Antik İsrail döneminde bu olayı ilk defa duyanlar için en önemli olan unsurdan bahsetmek istiyorum. “Neydi o?” diye merak ediyorsanız hemen söyleyeyim: Noel. Kehanet. Edilmişti! Bu o kadar önemli bir olaydı ve şimdi neredeyse hiç bilinmeyen bir hakikat haline geldi. Size anlatmaya çalışacağım.

Bazı kişiler her ne kadar Noel’i yerden yere vursalar da, 2000 yıl öncesinde olduğu gibi bugün de İsa Mesih’in doğumundaki olaylar dünyanın dört bir yanında biliniyor ve her yıl kutlanıyor. Hıristiyan olsunlar ya da olmasınlar, dünyanın dört bucağında yaşayan insanlar İsa Mesih’in Beytüllahim’de doğduğunu bir nebze biliyorlar. Türkmenistan’da yaşayan bir çocuk ya da Brooklyn’deki Musevi bir din okuluna giden bir genç olabilirsiniz. Ancak okuldaki öğretmeninize “Nedir bu Noel? ” diye soracak olursanız, büyük ihtimalle size Noel’in ne olduğunu söyleyebileceklerdir.

Ama neredeyse hiç kimse, annesi Hazreti Meryem’i bir kenara bırakın, İsa Mesih’in Beytüllahim’de doğmasının neden önemli olduğunu bilmiyor. Bunun sebebi ise Tevrat veya İncil’de yazılmış ve gerçekleşmiş kehanetlerin, içerisinde yaşadığımız “aydınlık” çağda bilinmeyen olgulardan birine dönüşmesinden kaynaklanıyor. Tevrat ve İncil’de yazılı kehanetlerin bilgi dağarcığımızdan kaldırılması için bir komplo mu kuruldu ya da kasıtlı bir şekilde örtbas mı ediliyor? Ben nedenin bu olduğunu zannetmiyorum. Ancak şunu da söylemekte fayda olduğuna inanıyorum: Açık ve net bir şekilde gerçekleşmiş kehanetler, insanoğlu için bir planı olan ve bizleri Aydınlık – Karanlık arasında yaşanacak en son ve en büyük hesaplaşmanın gerçekleşeceği olaylara hazırlayan olağanüstü bir Tanrı’nın var olduğunu gösteren en büyük kanıtlardan biri.

“Tamam da Mark, Noel konusunda kehanet edilen şey neydi?”

İlk olarak, İsa Mesih’in doğumundan 700 yıl önce Rab Tanrı, Mika peygamber aracılığıyla, Yahudilerin gelecek olan Kral’ının doğum yerinin Beytüllahim kasabası olacağını önceden bildirmişti. Rab Tanrı, Mika Kitabının 5. Bölümünün 2. Ayetinde Beytüllahim’e şöyle sesleniyor: “Ama sen, ey Beytüllahim, Yahuda boyları arasında önemsiz olduğun halde, İsrail’i benim adıma yönetecek olan senden çıkacak. Onun kökeni öncesizliğe, zamanın başlangıcına dayanır.”

İsa Mesih’in zamanında yaşayan Yahudiler bunun ne anlama geldiğini çok çok iyi biliyorlardı ve bunu İsa’nın Mesih olmadığını ispatlamaya çalışmak için kullandılar. İsa Mesih Beytüllahim’de doğdu ama Nasıra’da büyüdü. O’nun Nasıra’da büyüdüğünü bilen ve ona inanmayan Yahudiler, “Kutsal Yazıda ‘Mesih, Davut’un soyundan, Davut’un yaşadığı Beytüllahim kentinden gelecek.’ denmemiş midir?” (Yuhanna: 7:42) diyerek ona karşı çıktılar. Ama Mesih aslında Beytüllahim’den gelmiştir; her ne kadar Nasıra’da büyümüş olsa da Beytüllahim’de doğmuştur. İsa Mesih’e karşı bunu kullanmaya çalışan Yahudiler, görünüşe göre araştırmalarını çok detaylı yapmamışa benziyor.

Peki, “Davut’un soyundan, Davut’un yaşadığı Beytüllahim kentinden gelecek” cümlesinin önemi nedir? 2000 yıl önce yaşayan insanlar için bu çok önemli bir unsurdu ancak bizim için o kadar da önemli görünmüyor. Yahudilere gelecek olan Mesih’in, doğrudan İsrail’in en yüce kralı Kral Davut’un soyundan gelmesi gerekiyordu. Ve yukarıda da okuduğumuz üzere Mesih’in Beytüllahim’den gelmesi gerekiyordu. Şimdi, 2000 yıl sonra, insanlar hala İsa Mesih’in Beytüllahim’de doğduğunu biliyorlar. Ama bu olayın önemi, tarihten adeta silinmiş gibi görünüyor.

Bu olay kehanet edilmişti, önceden bildirilmişti ve o dönemde yaşayan her İsrailli tarafından biliniyordu! Ayrıca Mesih’in Kral Davut’un soyundan geleceği de biliniyordu. Peki, İsa Mesih, Davut peygamberin soyundan mı geliyor? Kesinlikle evet! İncil’deki Luka Kitabının 3. Bölümünün 23. ve 38. ayetleri arasında kalan bölüm, “Meryem Ana”nın soyunun kökeninin doğrudan Davut peygamberin soyundan geldiğini gösteriyor.

Peki ya Hazreti Meryem’in bakirelik olayının anlamı ne? O da aynı şekilde … Kehanet. Edilmişti! Dünyaya gelecek olan Mesih’in bakire bir kızdan doğacağı kehanet edilmişti. Tevrat’taki Yeşaya Kitabının 7. Bölüm 14. Ayeti: “Bundan ötürü Rabbin kendisi size bir belirti verecek: İşte, bakire kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacak.” İmmanuel kelimesi “Rab Tanrı bizimledir.” demektir. (Matta 1: 23)

O dönemde yaşayan hemen her Yahudi’nin aradığı Mesih, Beytüllahim’de doğacaktı, Kral Davut’un soyundan gelecekti ve bakire bir kızdan doğacaktı. Bundan dolayı Noel önemli, çünkü İsa Mesih evlenmemiş bakire bir kızın doğurduğu sıradan küçük bir bebek değildi. Dünyaya vaat edilmiş olan Mesih idi ve hala da öyle.

Dahası da var. O dönemin süper gücü olan Roma İmparatorluğunun vatandaşları da o dönemde yakın bir zamanda Yahudilere bir Kral doğacağını biliyorlardı çünkü o günün dünyasında Daniel peygamberin kehanetleri hakkında birçok kişi belirli oranda bilgiye sahipti. Daniel peygamberin Tevrat’ta yazılı Daniel 2: 40 ve 7: 23 ayetlerinden yola çıkarak, Antik Roma yazıtlarında Roma İmparatorluğundan “dördüncü krallık”  olarak bahsedildiği ve o dönemde Göklerin Tanrısının “hiç yıkılmayacak, başka halkın eline geçmeyecek bir krallık kuracağı” (Daniel 2: 44) yazıldığı görülmektedir.

Eğer Noel sizin için sadece bir hazır yiyecek lokantasında hızlıca yenen bir yemeğe dönüştüyse ve eğer gerçekleşmiş kehanetler menüsü artık ruhsal besinleriniz arasında yer almıyorsa, bu durumda bizler için ilk başta tasarlanmış olan gerçek vitaminleri almıyorsunuz demektir. Bu dünyada yaşayan insanların Tanrı’nın kudretinin, bu dünyada neden var olduğumuzun ve geleceğimizin anahtar olaylarını bize ne kadar çok göstermek istediğinin farkında olmamalarına; manevi anlamda ne kadar yanlış beslendiklerine ve bundan dolayı ne kadar tükenmiş ve zayıf düşmüş olmalarına çok üzülüyorum. Noel sadece tarihi bir olay değil, aynı zamanda insanlık tarihinin en çok kehanet edilmiş olaylarından biridir. Ancak durum biz bunu hiç anlamıyoruz gibi duruyor.

Size çok mutlu bir Noel diliyorum. Ama aynı zamanda, her ne kadar bugünün dünyasında yaşayan bizlere çok uzak ve yabancı olsa da, hakikatin gücü ve Tanrı Kelamıyla “Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in lütfunda ve O’nu tanımakta ilerlemenizi” (2 Peter 3: 18) ve “Babanın kendi yüceliğinin zenginliği uyarınca Ruhuyla sizi iç varlığınızda kudretle güçlendirmesini ve Mesih’in iman yoluyla yüreklerinizde yaşamasını” (Efesliler 3: 16) diliyorum. Rabbim hepimizin yardımcısı olsun! Mutlu Noeller!

Eski peygamberler gerçekten var mıydılar?

Eki 8, 2019 · by Mark McMillion · In: Uncategorized

Eski peygamberlerin yazıları sadece Musevi efsaneleri midir? Birçok kişi bana yazarak Hz. Danyel’in kehanetlerinin sadece efsane olduğunu, hiçbir tarihsel gerçeğe dayanmadığını söyledi. Eminim ki bu milyonlarca kişiye söylenmiştir ve onlar da olasılıkla inanmışlardır. Fakat bu doğru mudur? Hz. Danyel’in (veya Yeşaya Peygamberin ya da Hz.Davut’un) kehanetlerinin hepsi tamamen bir uydurma mıdır? Kurnaz adamların, insanlığı yanıltmak, esir etmek için uydurdukları kurgular mıdır?

Bazılarınıza bu garip gelebilir. Fakat, inanın bana, olaylara bu yönden bakan yüzlerce milyon insan var ve ben onlardan neredeyse her gün haber alıyorum. Sonuçta, gerçekten nasıl bilebiliriz? Bu yazılar Hz. İsa’dan yüzlerce yıl öncesine ait, birçokları için çok eski tarih. Bu yüzden, bunu öğrenmenin gerçek bir yolu olmadığını varsaymak kolaydır. Ve bu varsayım, başka bir ırkın, başka bir inanışın veya milletin benim ırkıma veya inanışıma dayatmak istediği bir şey olmalı,  diye devam eder. Bazıları da tamamen, düpedüz saçmalık olduğu sonucuna varır.

Fakat öyle midir? Konunun kökenine ve denenmiş(ampirik) gerçeklerine, dine ve mistisizme dalmadan  inmemiz mümkün müdür? Neyse ki cevap kesinlikle evettir. Siz benimle aynı ırktan, milletten veya dinden olmayabilirsiniz. Fakat bazı şeyler, bu sınırlamaların veya sınıflandırmaların dışında kalınarak herkes tarafından anlaşılabilir. Benim görüşlerimi paylaşmıyor, hatta ülkemin halkından hoşlanmıyor olabilirsiniz. Fakat eğer dersem ki, “İki artı iki dört eder”, çoğunluğunuz bunda bir hata bulmazsınız. ( Gülmeyin; bu sava karşı tartışacak olanlar kesinlikle vardır.)

“Peki eski peygamberlerin gerçek zamanda gerçekten ve tümüyle var olduklarını gerçeklere dayalı olarak nasıl bilebiliriz?”

Her çeşit insana, inanç ve her türlü görüşe verebileceğim en iyi cevap şudur: Ölü Deniz Parşömenlerini araştırın. Bu sizin inancınıza karşı benimki, sizin milletinize karşı benimki konusu değildir. Modern zamanlarımızda gerçekleri araştırdığımızda bundan daha kesin ve mutlağını bulamazsınız.

Olanlar şöyle gerçekleşti. 1947’de koyunlarını otlatan bir çoban Ölü Deniz yakınındaki  Ürdün Ovasında bir mağaranın içine taş attı ve birşeyin kırıldığını duydu. Sürünerek mağaranın içine girdi, orada, bazılarının içinde, üzerleri yazılı parşömenler bulunan, bir grup eski kap buldu. Ölü Deniz Parşömenleri işte böyle ortaya çıktı. Bu parşömenler bu mağaralardaki kapların içine Hz. İsa zamanında, 2000 yıl önce yerleştirilmiş. Bunlar son 100 yüzyılın belki de en önemli ve en şaşırtıcı arkeolojik buluşu olarak nitelendirilmektedir.

Şunu da eklemeliyim ki, bunun Musevilikle, İslamla, Hristiyanlıkla, Komünizmle, Hinduizmle, Budizmle veya başka hiçbir dinle alakası veya bağlantısı yoktur. Bu zamanımızda gerçek olarak ele alınabilecek en mutlak ve kesin  birşeyle ilgilidir. Bu parşömenlerin bu denli önemli olmalarının nedeni, Ester hariç Eski Ahitteki her kitaptan parçalar barındırmalarıdır. Ölü Deniz Parşömen koleksiyonu içerisinde tam ve eksiksiz olan kitaplar da vardır, Yeşaya kitabı ve Yasanın Tekrarı kitabı gibi.

Bunlar, 2000 yıl öncesine ait, görünür, dokunulabilir, tamamen doğrulanabilir ve dünyadaki bilim adamları tarafından gerçek olduğu bilinen, var oldukları gerçeği  tartışılmayan,  gerçek fiziksel yazılardır. Dahası, bu eski metinler, zamanımızın Kutsal Kitabındaki  Eski Ahit yazılarıyla karşılaştırıldığında  bugün okuduğumuz haline neredeyse tamamen tıpatıp uyduğu görülmüştür.

Bu durumda, eğer eski peygamberlerin, nesilden nesile geçen peri masalları gibi sadece, efsaneden ibaret olduğunu, yüzlerce kez tercüme edildiklerinden saygı duyulmaya hiç değer olmadıklarını iddia edenler varsa, kendilerinin Ölü Deniz Parşömenleri üzerinde biraz araştırma yapmalarını öneririm. Eğer İngilizce ana diliniz değilse, eminim ki kendi dilinizde benim bu konuda burada verdiklerimden daha detaylı bilimsel bilgiler alabileceğiniz saygın kaynaklar bulunmaktadır.

Eski peygamberlerin söylemiş olduklarını beğenmeyebilirsiniz.  Hatta belki de Orta Doğuda en az 70 yıldır  süregelen kriz nedeniyle, Musevilikle uzaktan en ufak bir alakası olan herşeye karşı kuvvetli bir önyargıya sahip biri bile olabilirsiniz. Fakat umarım, eğer gerçeği, Tanrı’nın, İbrahim’in Tanrı’sının saf ve asıl gerçeğini arayan biriyseniz,  size önerim , Tanrı’nın eski peygamberleri gerçek miydi öğrenmek için bu şeyleri araştırırsınız. “Arayın bulacaksınız.” (Matta 7:7)

  • Page 1
  • Page 2
  • Next »

BU WEBSİTESİNE EK OLAN DİĞER WEBSİTEM

Bu web sitesine ek, hâlihazırda sadece İngilizce olarak mevcut olan MarkMcMillion.com, adlı web sitemde, kendi kişisel hayatım, görüşlerim ve tecrübelerim hakkında yazdığım yazıların yanı sıra, Tanrı’nın bana öğrettiği dersleri ve hem yakında hem de uzakta bulunan dostlarımdan duyduklarımı da yazılarımda paylaşıyorum.

Yazılarımı Görmek İçin Kaydolun

Bilgileriniz asla 3. şahıslarla paylaşılmayacaktır

Mark’ı Takip Edin

Copyright © 2025 · Website by Stormhill Media Log in